Turabdinde tarihin akışını değiştiren karizmatik kadın

Turabdinde tarihin akışını değiştiren karizmatik kadın

 (Midin) öğündük Köyü Muhtarı  Rihane  Cıbo, Turabdin bölgesinin ortasında adıyla,şanıyla, gelenekleriyle ve inanışıyla bir hayat yaşar. Midyat’tan, Cizre’ye  Fırat’ta  Beyt nahrine uzanan topraklarda, geleneklerini,  geçmişini, dini, manastırını, Kilisesini , papazlarıyla, çan sesleriyle, sırları ve şölenleriyle bölgede Süryanilerin yaşadığı  Midin /Mıdıhhe/ Öğündük köyüne  gideceğiz.

Hikâyeler vardır hiç anlatılmamış. Yüreklere gömülmüş, toprağa saklanmış veya suların akıntısına bırakılmış. Ya da yarım yamalak dile getirilmiş, acı  ve sıradan öyküler hikayeler olarak  hayatta kalmış. Hikayenin gerçek yönü, çocuklardan, gençlerden saklanmış veya hak edilen bir şekilde  öykü dile getirilmemiş, işlenmemiş, paylaşılmamış, geniş kitlelere ulaştırmamıştır.  Bilenler de bu bilgileri anlatmadıklarından dolayı beraberinde mezara götürmüşler.

Benim gözümde Mıdıh  Turabdinin nazlı gelinidir. Mıdıhe, Midin, Mıdo, Amma öylesi bir  bahtsız gelin ki  kimseler bu gelinin adından, şanından güzelliğinden, yeterince bahsetmemişler, dile getirilmemişler, yüreklerde saklı kalmış ve öne çıkarılmamışlardır.

Suha Tuğ  kadın yazar Turabdine, Midine  yapmış olduğu bir ziyaretin ardından, bunları  yazar. Keskindir suskunların hikayesi. Boynuma düşer  gözlerim ,Utanırım , utanırım  çan seslerinden. Geçmişte yaşananları  dinlemiş hiç umadığı suskun insanlardan, üzülmüş ağlamış gözleri boynuna doğru aşağıya eğilmiş dökülmüş. Kendi adına utanmış  bu muhteşem kiliselerin , cematsız kalan çan seslerinden. Zülüm, adaletsizlik, vicdansızlıklar , gölgesinde insanların sessizliklerinde bile ,bir anlam vardır, kısa cümlelerin içinde büyük birikimler, manalar  saklıdır…

İkiye bölünen kalplerin hikâyesidir, göçenlerin, kalanların,  dönemeden ölenlerin,  hasret çekenlerin dilinden olanları anlatamıyanların öyküleridir. Biriktirmeye çalışıyorum çünkü bu peşine koştuğum bu tarihi, dostluk hikâyeleri, serüvenleri yeni kapıları aralıyor. Midin’de olduğu gibi.

Bölgemizde kahramanlar hep, erkeklerdir. Kadınlar sadece anne,eş veya sevgili, olarak toplumda yer alır. Bu anlayışı ters yüz eden olağan üstü bir yaşam mücadelesi ile dolu, kadim bir hayat hikayesidir  Rihane Cıbo’nun toplumdaki duruşu. Bölgeye, etrafa  kadınları yok sayanlarla mücadele eden, kadını öne çıkararak, kadınlar burada figuran değil dercesine,  hayatın başrolünde yer alıyor.  Tanıyalım: Hılto / Hala / Teyze Rihaneyi, Raşşi  ailesinden Hano Raşı kızı olarak 1900 yılar da  Kürtlerin deyimi İle Mıdıh de  dünyaya gelmiştir. Raşşi veya Raşşo ailesi olarak doğada ki, envayi  çeşit bütün bitkileri toplayarak bunları ilaç haline getirirlerdi. Karşılıksız olarak kapılarına gelen hastaları tedavi eder, dertlerine derman ve şifa oluyorlardı.

Mırade Raşşi,  Barso Raşi, Dektore Fıleh, kurmanci söylemiyle doktor unvanına sahip olmuşlardı. Kardeşlerin  isimleri, Irak, Musul’a kadar ulaşmıştı. İnsanlar doktorluk alanında namlarını duymuştu. Ürettikleri  ilaçlarla  yara / pırzık / cıld hastalıklarına yaptık merhemlerle tedavi ediyorlardı.Kısa sürede dertlere şifa oluyorlardı. Geçmişte Şiirlere konu  olan  lokman hekim gelse yaram azdırır, söylemini ters yüz etiler  bu söylemin geçerliği Midinde yoktur, aksine  burada  dertlere çareler üretilir, yaralar  sızlamıyordu. Her derde derman oluyorlardı. Kürtlerin deyimi ile  wa dektore   fılleh  raşşi  kardeşler böylesi seçkin bir ailenin kızı olmak, haliyle Rihane’ye  Midinde  ayrı bir imtiyaz ve ilgi alanı açıyordu. Derin ve keskin bakışları, İhtişamlı bir duruşu, İnce filinta gibi boyu, yan tarafa devrilen saçları,  koyu kahverengi gözleri ile Rıhane güzelliği ile etrafı büyülerdi. Giydiğini yakıştırmasını bilenlerdendi. O devirde Suriye’den, getirilen has ipek kumaşlardan, koyu renk üzerine kırmızı yada hafif sarı güller ile dokuyan  fistanı giydiğinde deyim yerindeyse  bir acem  güzelini andırıyordu. Zamanın  Mıdıh’ınde böylesi asil, gelenekçi ve güzel  bayanın isteyeni çok olurdu. Bilindiği  üzere  Turabdin  çevresinde , Mıdıhe’nın erkekleri  sarı saçları , mavi, yeşil gözleri  ile ünlüdürler. Böyle olmasına rağmen eski bir söze kulak verelim.”Davul  çalar dengi  dengine “ misali  ona  yakışan  güçlü  bir aile geleneğinden gelen  Midinin kanaat önderlerinden,  köyün ağası olarak bilinen, mümtaz şahsiyet  Ammen  Beyt  Cıbo  ile yolları, kaderleri kesişir. 1920 senesinde davullu, mıtırblı, zurnalı, bir düğün yaparak evlenirler. Bu evlilikten üç erkek, bir kız çocuğu dünyaya gelir. Erkekler Aziz, Saliba , Abbe,  Hazno  adında kız çocuklarıdır. Ağa’nın hanımı olmanın zorlukları vardır. Bir aşiretin kadınları o aşiretin, vicdanıdır. Başının dikliği ve yüzünün aklığıdır. Bir aşiret ağanın kızı iseniz doğumundan İtibaren böyle  yetiştirildi seneniz  burada fazla bir müşkülat yaşamazsınız. Bunların bilincinde  olan Rihane  teyze kocasına manevi olarak tam desteğini verir.

 Eskiler şöyle  derlerdi ”İhtiyatlı , iffetli ve iyi bir meta olan kadın  herkese  nasip olmaz”. Kocası olan Aman Beyt Cıbo  köy ağası olmasına rağmen, Midinde  söz sahibi ve ağırlığı olan başka  insanlarda  vardı. Muhtar olan Beyt Yusufko, Rutel mahallesi lideri Musakke  Ede  diğer kanaat önderleriydi.

Mdıh, Domani Aşiretine bağlı idi. Aşiret lideri olan İsmaile  Alike , Midin Ağası geçmişte ölümle yaşanmış , bilgisi bende mevcut fakat konu dağılmasın  diye başka bir yazıda anlatma sözü vererek esas mevzuya dönelim. Bu aralarındaki ihtilaftan dolayı  İsmail  Alike Midin ağası Aman Cıboyu öldürken tarihe not kalplere ateş düşüyordu.

12 Temmuz 1935  Mor zoxche  günü  st nikolas  noel baba kutlandığı gün Midihe muhtarı Yusufko,  Midihin kanaat önderlerini toplar, bir acil durum değerlendirmesi yaparlar. Toplantıda, ölenin hanımı  olan Rihane’nin kocasının yarım kalmış rüyasını gerçekleştirmek, bu yolda mücadele etme fırsatı tanımak için Midin kanaat önderleri Rihane’yi Muhtar olarak seçerler. Öldürülen Aman Cıbo anısına bağlı kalma sözünü  verirler. Maktülün hanımı olan Rihanne  Cıboyu 1936 ‘de Mdıh muhtarı olarak hayata başlar. Hanım olarak muhtar olmanın zorlukları vardır. Böylesi bir misyonun yükü, toplumun sorumluklarını taşımak ağırdır. Bir halkı temsil etmenin  zorlukları olsa da, aslında arkanızda koskoca bir ailenin varlığının verdiği güven, taşıdığın gurur  bütün zorlukları unutturur.

Her zorluğun karşısında,  özgürlüğün temsilcisi olarak Mıdıh’te yankılanıyordu Rıhane. Rıhane  Süryanice, Türkçe,  Kürtçe  dilerini konuşarak geniş bir kitleyle iletişim kurabiliyordu. Şemune Haydo Rıhane'nin yakın dostutur, beraber ve dayanışma mesajını vermek için Mıdıh’te RIhane’yi  evinde ziyaret eder. Ziyarette bulunduğu sırada Kürtlerde misafirliğe gelir. Sohbette devam ederler. Şemune Haydo Turabdin bölgesinde Basibrin köyünün kanaat önderlerindendir. İsmi tor bölgesinde saygıyla anılmaktadır. Sohbet devam ederken, kürt misafirler Rıhane Cıbo’ya Şemune Haydo’u kimdir, nasıl biridir diye soraralar ve tanımadıklarını belirtirler. Rıhane, Kürt misafirlere Şemune Haydo’nun misafiri olduğunu belirterek onlarla tanıştırır. Midinde yapılan yeni karakolun komutanı Ahmed on başı müfreze ile çok iyi ilşkiler geliştiriyordu. Cizre’den at üstünde gelen subayların atlarını bağlamak için, ahırlar, mekanlar yaptırmış bu da çok geniş ufuklu olduğunun göstergesiydi.

 Geçmişte yaşadığı trajik acılar Rıhane’yi olgunlaştırmış, ferasetini geliştirmişti. Vıjdan diliyle konuşmayı öğrenmişti. Bu duruşuyla topluma güven vermişti. Bu yazıyı yazmaya kara verdiğimde elimizdeki bilgilere sözlü olarak ulaştık. Yazmaya kararlıydım.

 Behnan  Rısko  Gülen abeme, idil tarihçisi dayım Mihayel Hanuşa   konu ile ilgili fikirlerini sorunca, bu iki değerli şahsiyet  bana Lahdo çok isabetli olur diyerek destek verdiler.

Daha sonra Rihane’nin hayata kalan akrabalarını buldum. 90 yaş gurubunda ve hala hayata olan oğlu Saliba amca  bunun yanında Rihane’nin torunu olan rahmetli Azizin oğlu Hizni  benimle çok değerli bilgiler paylaştılar.   Ailenin hafızasında, dört dörtlük denecek kadar canlı bilgiler mevcuttu. En büyük desteği hiç görmediğim, tanımadığım, Midih’te yaşayan  çok değerli insan  İlyas Vergili verdi. Vergili’ye verdiği bilgilerden dolayı minnet borcum var. Süryani çevirmen Malfono  Sami beyt Kav meye’de  verdiği katkılardan dolayı ona da candan teşekkür  ederim.

Rahmetli  Rihane’nin torunu olan Hizniye sordum. “Büyük annenin, Yade Rihane’nin görev yaptığı sürede en çok hangi olaydan ekilendi? “ Hızniye amcası Saliba’ya  sormuş “ “Annem 1936 dan 1965 yılına kadar muhtarlık yaptı. Lahdo yade Rihane’nin aileye anlattıkların başında  bu olay vardı.”

 1958  senesinde, Midhte gün doğarken, sabah şafağı ile birlikte, Midin çobanları, büyük  küçük baş hayvanlarının sürülerini  otlatmak için köyün merasına salarlardı. Sürüler köyden çıkmak üzere iken,  etraftaki köylerden gelen silahlı  kişiler, sürülere saldırı düzenledi.  Çobanları etkisiz hale getirdikten sonra  sürüleri önlerine katarak talan ettiler.

Sordum “saldırıyı düzenleyen, sürüleri talan edenlerin kim olduklarını biliyor muydunuz”  “Evet  çoğu tanıdık idiler. Domani, Omerke,Hessine aşiretine bağlı olan köylerdi.Komşu köylerden Arabane, Kevsüre (Dumanlı), Bezikır,Temerze, Sere Gır eski bir Süryani köyü olan  Bar İshok ( Bashak) köylerinden olan  köylüler Ali Reme adındaki şahıs  ile Domani Aşiretinin kanaat  liderlerinin öncülüğünde organize edilen saldırıydı.

Muhtar Rihane  kocasının acısını yüreğinde taşıyarak  olaya müdahil olurken kendisini sürülere siper ederek talan edilmesine engel olmaya çalıştı.  Rehani sözlü olarak yapmayın etmeyin dediysey de kimse onu dikkat almadı. Kocasını katl eden zihniyetin aynısı bugün tekrar sahneye çıkarak ona da saldırmaya başladılar. Aralarında biri Rihaneyi sürülerin önünden çekip tartaklamak isteğince   başka biri müdehale ederek kürtçe bağırıyordu,”Kurro we neke ew Rihaneye”( Yapma Rihane’dir tanıyorum, kadındır vurma” dediyse de  şerir  insan laf dinlemedi.Nafile tartaklamaya dövmeye devem etti çünkü  bağnazlık, talancı olmak onun benliğinde  vardı. Kişiliğinde eylem olarak zuhur ediyordu.

Halbuki aynı coğrafyada farklı inanışlara, farklı  dillere, farklı kültürlere  sahip de olsak  dahi kardeşliğimizin  kadimliği  insanlıkta buluşmalıydı. Turabdin diyoruz, İbadeti kendisine rumuz rehber yapmış, Süryani’in köklerinde iyilik biriktirmiş, sevgi ortak üretilmiş, emekdar bütün insani duygular  Mıdıh köyünde öne çıkıyordu. Farklılık her yönüyle göze çarpıyordu.  Bunun bir anlamı  olmalı, bunlara cevap olarak şunu  yazabilirim,  ancak  yüzlerce sene evelinde  söylenmiş  kürt ata sözü zaten cevap veriyordu.”Fılleh çune hey çun mıslıman man u man.”  Zülmü, Süryani’ye, Ermeni’ye, Ezidiye, Aleviye  reva görenler  bir bu atasözü düşünsün. Kürt ata sözlerine hayranlığım ezelden beridir.

Tek bir laf  koskoca bir Edebiyat ve Felsefe  kitabını doldurur. Bölge için  hazinedir hepimizin ortak değeridir. Ermeni ses sanatkarı Garabette Haço  boşuna demiyordu bir şarkısında  “ Nısaybine bı kışleye  kırıwe Henne walate mın  u teye  kırıwe Henne “

İşte bu olay Rıhane’nin kocasından sonra unutamadığı en hazin olay oldu. Oğlu Saliba amca böyle anlatıyor du  bize. Bu yazı arifesinde.

Rihane kadınlara, siyasi hayatının kapılarını açarken, bir yerde de yörenin şartlarıyla  mücadele ederken bir diğer yandan ise resmi düzenin çarkının döngüsünde meydana gelen isteklere uymaya çalışarak yaşamış. Muhtarlık yaptığı dönemde maaş verilmiyordu. Ekonomi durumu tamamen gelirine endeksliydi. Mıdıhe’nin etrafındaki köylerde  kadının sokağa çıkmadığı ve yok sayıldığı bir dönemde diyarlarda Süryani Rihane  adından söz ettiriyordu. Kocasından devir aldığı toplumsal bayrağı, büyük bir gururla başarılı  bir şekilde taşıyordu.Bölgede ender görülen  bir karizma kişiliği sergiliyordu. Hılto (Hala)  Rihane Turabdin toprakları sana sevdana ve toplumsal direnişine tanıklık etti.

İsmin hala yankılanmaktadır.Midihli annalar, genç kızlar, şimdi senin  gezdiğin sokaklarda , onurla  yürüyorlar.Şimdi seni  yad etme zamanı, anma  zamanı. şimdi senin yolunda buluşma zamanı , şimdi seni anlama zamanı  dır Hılto Rihane ..

Lahdo  sağ

Güncelleme Tarihi: 15 Ekim 2021, 17:15
YORUM EKLE
YORUMLAR
Hanna Karanfil
Hanna Karanfil - 3 yıl Önce

Bölgemizin yakın tarihinde iz bırakan Kadınlar serisinin ikincisini "Rihane Cıbo'ya ayıran Yazarımız Lahdo Sağ, gerçekten kültürel ve folklorik yönünün ne kadar zengin olduğunu her zamanki gibi ortaya koymuştur. Bu yaşta, bu yetenek, sabır ve zihin açıklığına sahip olan acaba kaç kişi vardır? Hayat mektebinde yetişmiş ve araştırmacı kişiliğiyle kendini kanıtlamış olan Yazarımız Allah Vergisi yeteneğiyle bize eserlerini sunabilmiştir. Bu özel yeteneğe sahip olanlar yalnız edebi alanda değil, güzel sanatlar gibi alanlarda da başarılı olmaktadırlar. Örneğin, iyi bir ressam, başarılı müzisyenler ve ses sanatçıları gibi. Bu yetenek sahipleri asla unutulmazlar.
Benim yazdıklarım, "Sezarın Hakkını Sezara" vermekten ibarettir.
Rihane Cıbo hakkında az da olsa daha önce bilgim vardı. Eşimin ayni köyden olması nedeniyle Midın-Mıddihe'ye sıkça gider, Rahmetli büyük oğlu Aziz Amcayla epey sohbetlerim olmuştur. Aziz Amca cana yakın, konuşması hoş birisiydi. Allah rahmet eylesin.
Genç sayılacak yaşta dul kalan ve muhtarlık yaptığı köyde eşini katledenlerle ayni bölgede yaşayan Rihane Cıbo'nun çektiklerini ancak Allah ve yakınları bilir. Buna rağmen görevini yaparken Adil davranmış ve acılarına sebep olanlara bile kin gütmediği aşikardır. İnsancılığın verdiği güçle kamu görevini (Muhtarlığı) uzun süre başarıyla sürdürdüğü biliniyor.
Anadolu'da ve bilhassa bölgemizde lider konumunda olanların vefatı durumunda bayrağı hanımları devralıp görevi sürdürme geleneği yaygındır. Örneğin Midyat'ta ilk kadın belediye reisi olan ve sinema filmine konu edinen " Hükumet Kadın" gibi.
Rihane Cıbo'nun yaşantısını ayrıntılarıyla kaleme alan ve bundan sonra da benzer konulara ağırlık vereceğini düşündüğüm yazarımız Lahdo Sağ'a, insanı zevkle okumaya teşvik eden yazıları için şükran borçluyuz.
Makalenin kahramanı Rihane Cıbo'ya Allah'dan bol bol rahmet diliyorum.
İdil Haber ailesine sağlık ve başarılarının devamını temenni ediyorum. Saygıyla.

Begi
Begi - 3 yıl Önce

Guzel yazmis yorumcular, sen bundan fazla övülmege ve takdir edilmeye, milletimizin bas tacisin. Degerli yazarimiz Lahdo Sag komsu oglu gecte olsa senin yazilarina yorum yazmamak mumkun degildir.
Sen bir efsanesi diyor yazilan yorumlarda. Evet tasdik ediyorum. Aynen öglesindir.
Komsu oglu Lahdo Sag. Tarihin tozlu raflarinda kalmis, unutulmaya yüz tutmus tarihi öykuleri, aci yasanmis olaylari, buluyor, arastiriyor ve yazip bizleri aydinlatiyorsun. Bir gun Peri’han teyze bu gun tor Abdi’nin buyuk deger Acilarin kadini degerli hilto Rihane. Kaleme aliyorsun unutulmamalarina Dair vesile oluyorsun.
Suryanisini kürdünü Gönlüne basyorsun. Icinden gelen sesi oldugu gibi haykiriyorsun, özgün
Bir uslübün var, düsüne bilen insanlari düsündürüyorsun. Idilhaber. Seninle daha da guzellesiyor, seviliyor okuyucu tarafindan. Tarihe not düsürüyorsun ve bütün okuyucularin kalbinde taht kurmus, takdir ediliyorsun. Gelecek yazilarini dört gözle bekler ve acaba ne sürprizler olacak. Ne yazarsan guzel yazar Degerli komsu oglu Yazarimiz Lahdo Sag.
Allahimdan sana üstün basrilar, kalemin daima var olsun komsu oglu. Zekana,Aklina hakikaten hayran, takdir etmemek mümkün degil. Baska yazida bulusmak üzere. Allah sizi korusun. Saygi, Selamlar. Hürmetlerimi sunarim.

Mecide Karanfil
Mecide Karanfil - 3 yıl Önce

Lahdo abenin yazdığı makaleleri zevkle okuyorum. Bu sefer köyümden bir şahsiyetin yani Rihane cıbo hıltonun hayatını ve muhtarlık görevini anlattığı için birkaç satır yazmak istedim. Lahdo abe çok güzel araştırıp yazmış. Ben Rihane hıltoyu gördüm. Asil duruşlu ve güclü bir kadındı. O dönemlerde köyde kadın muhtar olmak çok zordu. Ama başarılı olduğu herkes tarafından biliniyor. Allah rahmet eylesin. Lahdo abenin zekasını ve araştırmacı kişişiğini takdir ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum. Bu güzel yazıları yayınlayan idil habere teşekkür ediyorum.

İlyas Oylu
İlyas Oylu - 3 yıl Önce

Atalarımızın toprağı Turabdinin Öğündük köyünde yaşanmış ve nerdeyse unutulmuş bir olayı kaleme aldı Yazarımız Lahdo Sağ Abem. Gerçekten Teyze Rihene’nın yaşadıkları ve eşinin öldürülmesinden sonra 29 sene Öğündük köyü muhtarlığı yapması çok ilginç. Hele hele o zamanda ve bir Bayan olarak... Yazıda Süryanilerin kahramanı ve ‘’kurşun geçirmez adamı’’ diye anılan Şemune Haydo’nun ismini zikr etmesi, konuyu dahada heyecanlandırıyor. 1980 tarihinde Öğündükte İlkokul öğretmenliği yapan Abem Yusuf Oylu ile Öğündük köyünün elektriğini çektik. Teyze Rihane’nin evi dahil. Onu çok güzel hatırlıyor, ne kadar Hanım Hatun olduğunu ve yazarımızın yazdıklarını tasdik ediyorum. Bu vesile ile Lahdo Abeme cani gönülden teşekkürler, devamını bekler ve sıhhat dolu günler temenni ediyorum. İdil Haberede her dem sağolun varolun diyorum.

Ali Aygül
Ali Aygül - 3 yıl Önce

Lahdo Sağ "Turabdinde tarihin akışını değiştiren karizmatik kadın" yazısı ile kadim İdil'de 1930'lu yıllarda insanlarımızın çektikleri çileleri, sıkıntıları, acıları yalın (sade) bir anlatımla okuyucularına sunmaktadır. Anlatılan "(Midin) öğündük Köyü Muhtarı Rihane Cıbo"nın yaşam öyküsüdür. Bu öyküde tüm zorluklara ve acılara rağmen İdil kırsalında yaşayan bir köylü kadının zorbalara, zalimlere karşı nasıl direndiğini, nasıl mücadele ettiğini ve nasıl başardığını görüyoruz.
1936'dan 1965 yılına kadar yirmi dokuz yıl muhtarlık yapan Rihane Cıbo Hanım ilk kadın muhtarlarımızdan biridir. Rihane Cıbo'nun Muhtar olarak sorunları halkla birlikte çözme anlayışı O'nun kendisine güvenen ve kanaat önderlerine değer veren güçlü bir kişiliğe sahip olduğunu da göstermektedir.

Yazısının sonunda kadının toplum içindeki saygın konumuna değer verilmesi gerektiğini düşünen Lahdo Sağ aydın kişiliğiyle son derece önemli ve çok değerli olan bir saptama yapmış ve şöyle demektedir. "Kadının sokağa çıkmadığı ve yok sayıldığı bir dönemde diyarlarda Süryani Rihane adından söz ettiriyordu. Kocasından devir aldığı toplumsal bayrağı, büyük bir gururla başarılı bir şekilde taşıyordu. Bölgede ender görülen bir karizma kişiliği sergiliyordu. Hılto (Hala) Rihane Turabdin toprakları sana sevdana ve toplumsal direnişine tanıklık etti."
Esasen bir toplumun sevgi, huzur, refah ve esenlik içinde yaşamını sürdürebilmesi için kadınların yaşamın her alanında yer alması gerekir. Bunun için de her şeyden önce çocukların, gençlerin, kadınların ve erkeklerin çok iyi eğitimden yararlanmaları ve toplum içindeki çalışma ve üretim kademelerinde, aşamalarında görev almaları gereklidir. Kadınların eğitim ve çalışma hayatında yer almalarını yasaklayan toplumlarda sevgi, huzur, refah ve esenlik olmaz. Böyle toplumların geri kalması kaçınılmazdır.
Rihane Cıbo Hanım'ı saygıyla anıyorum; yaşam direnci ve mücadelesinin de tüm kadınlarımıza örnek olmasını diliyorum.
Çalışkan, araştırmacı yazarımız Lahdo Sağ'a, emeği geçen tüm İdil Haber çalışanlarına çok teşekkür ediyorum.

Adil BİNİCİ
Adil BİNİCİ - 3 yıl Önce

RİHANE CİBO
Rahmetli Rihane Cibo’yu hatırlıyorum. Orta boylu, zayıf, ince yapılıydı. Aklımda kaldığına göre çene çukurunda dövme vardı. Dövme, bizim oranın kadınlarının geleneksel olarak yaptıkları bir ritüeldi. Rihane Cibo genelde siyah giysiler giyerdi. Ayaklarında siyah ayakkabı, uzun siyah çoraplar, siyah bir etek veya entari, üzerine uzun siyah bir ceket. Herhalde yasını sürdürmek amacıyla bu tarzda giyiniyordu.
Resmi bir iş veya kendi özel işleri için sık sık İdil’e gelirdi. Devlet dairelerinde veya Jandarma İlçe Karakolundaki işlerini bitirdikten sonra İdil çarşısına ihtiyaçlarını karşılamak için gelirdi. Çarşıda esnaftan dostluk kurdukları ile sohbet ederdi. Esnaf ve İdil halkı kendisine karşı sevgi ve saygı gösterir, hürmette kusur etmezdi. Rihane Cibo saygıyı hak eden bir kadındı. İdil’e geldiğinde bazen bize de uğrardı. Rahmetli annem Perihan Binici ile karşılıklı oturarak çaylarını yudumlarken tatlı tatlı sohbet ederlerdi. Midih köyünün sürülerinin talan edilmesi ve Rihane Cibo’nun tartaklanması acı ve esef verici bir olaydır.
Yalnız olayları günümüzle özdeşleştiremeyiz. Yaşandığı zaman dilimi de önemlidir. Bölgenin feodal yapısı, eğitim seviyesinin çok düşük olması, aşiretsel yapı, dinsel yobazlık (ki bunun en vahşi olanlarından biri Yeni Zellanda’daki camilere yapılan ve 51 kişinin öldürülmesi olayıdır) gibi etmenler, benzer olayların vuku bulmasının nedenlerinden bazılarıdır.
İnsanlık, bu gibi kabul edilemez olayların engellenmesinde başarılı olamadı. Yakın gelecekte de benzer vahşetlerin yaşanması mümkündür. Toplumların yapısında dinsel, ırksal, inançsal farklılıkların olması doğaldır. Sosyolojik olarak çoğunluğu oluşturanlar, azınlık olanları üvey evlat olarak görme eğilimindedir. Bu bakış açısıyla azınlıklara zaman zaman haksızlıklar yapılmış, acılar çektirilmiş, zulüm edilmiştir. Ne yazık ki bu gibi dramlar hala devam etmektedir. Bu gibi kötü örneklere tanık olmaktayız. Umudum insanlığın yakın bir gelecekte bunları aşabilmesidir.
Lahdocuğum, bu yazıyı yayımlayarak önemli bir işlev yerine getirdin. Ele aldığın konuları akıcı bir tarzda anlatımın, betimlemelerin çok güzel. Seni tebrik ediyor ve alkışlıyorum.
Bu yazıyı yayımlayarak bize ulaşmasını sağlayan İdil Haber’e, çalışanlarına ve yöneticilerine esenlikler diliyor ve teşekkür ediyorum.

Adil Binici

Necat kaya
Necat kaya @Adil BİNİCİ - 3 yıl Önce

Iyi bir anlatım tarihteki değerleri anlatmak ve yașatmak çok değerlidir.

Öğretmen ( Cusef ) Yusuf Öylü
Öğretmen ( Cusef ) Yusuf Öylü - 3 yıl Önce

Saygı değer Lahdo ağabey,İdil haberde yazmış olduğunuz değerli ,tarihi ve kültürel yazılarınızı okuyorum.Okudukça kendimi doğduğum yerde son yazınız beni on yıl çalıştığım Midih (Öğündük) köyünü hatırlattı.Gerçekten tüm yazılarınızı tekrar tekrar okumaktan kendimi daha iyi hissediyorum.Bu vesile ile sizlere ne diler saygı ve selamlar dilerim.Kalınız sağlıcakla.Sağolun varolun.

Mudi ün
Mudi ün - 3 yıl Önce

Bir efsane! Saygı değer yazar sizin gibilere gerçekten ihtiyacımız var her yazdığın konu gerçekten hayalda kalan bir gerçektir.nasıl bir insan ekmeğe ve suya ihtiyacı varsa,manevi bir şekilde ihtiyaç vardır.sizlere en içten esenlik ve sağlık diliyorum.


SIRADAKİ HABER