Beytzabday idilde ilklerin ilki Musa Kayar

unutulmaması gerekirken, ama maalesef   unutulmaya yüz tutmuş, (Buda idil misali)  gerektiği kadar seslendirilmemiş, gündem olmamış bir hayat Hikayesinin   izini süreceğiz.

Beytzabday idilde ilklerin ilki  Musa Kayar

Beytzabday idilde ilklerin ilki  Musa Kayar

Her şeyin bir ilki vardır. İlkler her daim mühim, her daim  değerlidir.

İlk aşk, ilk öpücük, ilk evlat,  ilk ödül,  ilk maaş ilk mezuniyet, bunlar zamanla hayat hikâyemiz olabiliyor. Yaşadığın toplumda medeni bir toplum için yapılan ilkler’de çok önemlidir. İdil, tarihinde  ilginç olaylarla dolu,  harcı, acı ve hüzünle karışmış  bedeninde  derin yaralar  açılmış, olsada  müsibet felaketine karşı  durabilmiş  dayanmış   bir mekan .  Erdemli bir yürek, sergilemiş hayatları diri tutmuş, sırrını, Siyah taşlara fısıldayan acısı, hüznü, umudu, yeterince seslendirilmemiş bir belde diyardır aziz idil.

 Bu günkü yazımızda, Beytzabay  idil tarihinin toplumsal yapısında Eğitim noktasında bir ilki yaşatarak üniversiteyi bitirmiş, hayata mühendis olarak göreve başlayan, muradına ermeden, toplumuna daha fazla yararlı olmadan, bize erken veda eden  Musa Kayar’dan söz edeceğiz.

 Cumhuriyet dönemin de idil Belediye reisi görevini 1943,1944 yıllarında yapan,   aynı zamanda mümin, imanlı, bir aile geleneği olan Kaya ilesi, geçmişten kalma kadirşinas, vefalı hayırsever idiler.   Bütün iyi niyetlere rağmen geçmişte Demirel’in deyimi ile zeka fukarası  şerir olan Süryaniler tarafından,  bezdirildiler, Haksızlıklara maruz bırakıldılar. Bedeller ödediler. Onlar ise tüm tepkilere rağmen,   seviyeli, bağışlayıcı, erdemli, davranarak bizimle yaşadılar. Bunlar herkeste olmayan özelliklerdir. Yardım, hayırseverlikte öncülük etmiş aile çocuğunu, daha iyi bir tahsil alması için 1940 yıllında İstanbul’a gönderdi. İdilde ilklerin  ilki olmuş, kıymetli,  Peder , Cercis Abdulahat Kayar’ın oğlu jeolog Mühendis  Musa Kayar’ın başarısı,  aynı zamanda  dram dolu, raflarda  kalmış,  unutulmaması gerekirken, ama maalesef   unutulmaya yüz tutmuş, (Buda idil misali)  gerektiği kadar seslendirilmemiş, gündem olmamış bir hayat Hikayesinin   izini süreceğiz.

SAİNT – BENOİT  ÖZEL FRANSIZ  KOLEJİ   1947

İstanbul Beyoğlu ilçesinde bulunan Türkiye’nin en eski  Fransız kurumlarından   bir olma  özeliğine  sahip  Saint Benoit  aynı zamanda, İstanbullun en köklü  Latin – Katolik -  kurumlarından biridir. 1783 yılı resmi kuruluş tarihi olarak gösterilse de kurum tarihi 1362 yıllara dayanır.  Buradan mezun olanlar Türkiye’de  diledikleri  üniversitelere, kontenjanlı olarak kayıtlarını yaptırabiliyorlardı. Bunun yanında, Türkiye’deki Süryani Katolik olan ailelere öncelik tanırlardı. Onları, bünyesine alır en iyi eğitim alabilmeleri için imkânları seferber

Ederlerdi.  Dönemin idilinden Musa  kayar, babası Süryani katolik

papazı olduğundan dolayı,   babası tarafından onu  ve de onun,

gibi Katolik bir ailenin çocuğu aynı zamanda akraba bağları olan öz dayım olan  Hanna Hanuş Boşluk ile   İstanbul’a  tahsile giderler. 1947 idil tarihinde bir ilkti. Henüz 14 yaşlarına yeni girmiş bu iki idili genç, yatılı Fransız kolejine kayıt edilir. Beraber kolejden mezun olurlar. Dayım Hana Mardin’e dönüp DÜMES Fransız şirketinde tercüman işe başlarken, daha sonra Müdürlük vazifesine kadar yükselir. Musa Kayar İTÜ Jeoloji bölümüne kaydını yapar Mühendis olarak mezun olur. Mezuniyeti, İdil’de büyük sevinçlere vesile olurken,  Yüksek İstanbul Türkçesinin idilde konuşmasına vesile oluyordu.

Gençler onlara imreniyordu.  Musa idil’e izine geldiği zaman baba

evinde,  abesi olan rahmetli Efrem Kayar evin’de insanlar yerlerde,

oturup  cıvate sohbet ederlerdi. Bağı , bostanı olan komşular , üzümleri, Kavun, karpuzları  keyifle ikram ediyorlardı. O devirde kayar ailesinin, büyük kızı olan sultan ablam ufak boyuna rağmen  evin hamaratı (Kebanisi) oluyordu.Ortada  bir topaç misali  vır vır  dönüyordu hizmete kusur etmiyordu.

 İSTANBUL RUM ASILI MARGRETE İDİLE GELİN ADAYI OLUYOR

 Askerliğini  As teğmen  olarak infa eden  Musa Kayar,   askerden sonra,   petrol şirketi  Schell  de  mühendis olarak  görev alır.

Türkiyenin bir cok vilayetinde toprak tahlileri yapar  petrol izlerin peşine düşer . Sultan ablamın anlattıklarına göre  ilk maşına dokunmaz  tümünü  idil’de fakir olan ailelere dağıtılmasını ister.

 Bu ara babasıda din adamı olduğundan dolayı oğlunun evlenmesini elzem olarak görür,   bir de var olan adet gelenekler İstikametinde yürümek  lazımdi. Okul bitmiş gurur duyulacak bir görev var,  o zaman  vakit kaybetmeden  Musa’ya yakışan  bir gelin  bakmak lazım.

                   YUNAN GELİN ADAYI MARGRETE

Kendisi gibi Yüksek  okul mezunu olan  Margret  ile istanbul’da  tanışırlar. Yunan adetleri bizim Süryani adetlerine benzediğinden Hıristiyan olduğundan dolayı  anlaşmada, din Mefhumu  kolay  bir avantaj  sağlıyordu. Yani Kürtlerin deyimi ile ”Fıleh ve fıleh bıge”’ Hıristiyan Hıristiyanla evleniyordu. Musa, rahmetli babasına haber

Gönderiyordu, adet ve geleneklere göre kızı istemeye İstanbul’a gidiyorlardı.  Kız aileden isteniyor, Musa Margret ile nişanlanıyordu. Baba  Mardin’e geri dönüyor, çünkü o dönem   Mardin’in  mekezinde, Bulunan şu an bir kısmı müze olarak kulanılan kilisenin papazı idi.

   10 EYLÜL 1961 DIM DIM DÜŞÜYORDU  İDİLE  DIM DIM….

Musa görevi gereği Mersine gitmiş. Petrol arama çalışması ardından, Adana’ya uğruyor. Adana’da, İdilli aile,  rahmetli Pulu el Hori’nin çocukları,   Hollanda da yaşayan benim için çok değerli abem Behnan Rısko Külen’in amca çocukları, rahmetli  Zeki, Münir kardeşler Adana’da  bir gömlek imalat atöyesi çalıştırmaktalar.  Aynı zaman da

Musa ile  Karibo  yani kirvelik bağları  vardı. Kendileri de Süryani katolik  cemaatinden idiler. Bu iki kıymetli aileler arasında güçlü bir aile bağları ve dindaşlıklarda mevcutu.  Onlara uğramadan olmazdı.  Musa’nın bütün aklı İstanbul’da. .. Onu bekliyen bir nişanlısı var. Düğün hazırlıklarına başlamış, İstanbul’da ev tutmuş,  evi döşemiş,  heyecanlı ve gündemi yoğundu. Sabırsızlanıyordu. Kalbinde uçak gelse de, bir an evel İstanbul’a gitsem diyordu. Uçak Kıbrıs’tan Adana’ya gelecekti.  Musa bu uçakla İstanbul’a uçacaktı. Musa THY Foker f 27 tipi Uçakla Adana’dan İstanbul’a havalanıyor.4 mürettebat, 26 yolcu uçakta seyahat yapıyor. Uçak Ankara yakınlarında alçaldığı sırada kontrolü kaybederek düşüyor. Musa’nın da aralarında bulunduğu 30 yolcu düşen uçakta hayatlarını kaybediyor. Ölenlerin arasında, İdilimizin gururu Kas Cecis ailesinin,  jön denecek kadar yakışıklı olan, biricik oğulları Musa hayatını kaybediyordu.   İngiliz haber ajanslar, TRT radyoları birinci haber olarak veriyordu uçak kazasını. Kısa zamanda bu haber idile tez ulaştı. Kazayı duyan şok oluyordu. Tarih 10 Eylül’ü  1961 gösteriyordu. İdilin Kerpiç damlarında vel vele sesleri göğe yükseliyordu. Vücutlar damlara dım dım düşüyordu. Yani insanlar sinir krizini geçirerek yığılıyorlardı. Rahmetli Minas Küce Musa ile teyze çocukları idiler. Devamlı Radyo’yu dinlerdi. Minas amca radyoyu dinlerken kaza haberini işitir. İlk solukta Efrem Kayar’ın evine varır. Bana Musa’nın adresini verin, bana çok lazım deyince, Kaya ailesi Minas’ın halinden şüphelenerek olanları artık anlamıştı. Ailesi kazayı duydu. Baba Mardin’de. Kardeşi Efrem amca, cenazeyi almak için Ankara’ya gider. Efreme  kardeşin ismini sorarlar, Musa Kayar der. Cenazeyi Morgda ona gösterirler.Musa’nın parmağında nişan yüzüğü, nişan yüzüğünde nişanlının ismi Margret yazılıydı. Çanta dolusu evraklarla birlikte cenaze kardeşine teslim edilir. Nişanlısı kaza haberi duyunca sinir krizlerini geçirir. Paul adında abesi Ankara’ya gelir, Musa’nın cenazesini görür ve vedalaşır. Cenaze Mardin’e getirilir. Meryem Ana Kilisesinde dini tören yapıldıktan sonra Musa’nın cenazesi  Mardin’den İdile getirilir. Cenaze idile girişinde mahşeri kalabalık ağıtlar eşliğinde karşılanır. Duyan evinden fırlayarak, Musa’yı son kez karşılamak için cenazesine koştu. Annem dayı çocuğu olan Musa’yı  Kürtçe ağıt yakarak karşıladı. “ Ez rebena wi lavi me, ez jı tere ne minim dınyaye keke Musa.”  Cenaze  defin etmeden önce babasının evine getirildi, siyah taştan yapılan,içi ovalı, cırn dediğimiz taşın üstüne, sedef renginde olan tabutu bıraktılar, ailesi ile baş başa bırakıldı. Babası Abuna  Cercis, tabutun içinde cansız yatan oğluna eğilerek.”Yapma oğul yapma, öyle deme, sen burada olamazsın.” Acıklı feryadına göz yaşı eşlik ederek kalbinde korlar yanıyordu. En büyük acıya karşı, imanlı gönüller sabır etmenin yolunu bilirler. Evlat acısını yaşasalar bile rablerine hamde etmeyi bilirler. Acılar dağlar kadar büyük te olsa, baş kaldırmak, isyan etmek  iman abidelerin akıların ucunda bile geçmez. Neticede insanoğlu oldukları için duyguları bazen mantıkların önüne geçerek duygusal davranmalarına sebep olabilirler. Elinde doğan, büyüyen çocuğunu toprağa gömmek her insanın dayanacağı bir acı değildir. Her ölüm erken bir ölümdür.Tabutu açılır, Babası oğluna eğilerek son bir kez bakarak,”Oğlum  sen olmadan ben uzun süre yaşayamam,Allahım, çocuğumu aldınız, kalbimin meyvesini kopardınız, ben kulunuza tahammül ve dayanma gücünü ver, ihsan eyle yarab. Musa Kayar, İdil Mor İşaya Süryani mezarlığında düzenlenen dini törenin ardında toprağa  verildi.

Musa’nın ölümünden sonra babası uzun yaşamadı , 27-6-1966 yıllında vefat etti.

İdil’in ilk mühendisinin hazin sonu,hayat hikayesinini burada sonlandırıyoruz. Başka bir yazıda buluşuncaya dek  diyelim bir şiirle nokta koyalım.

Ne kaldı  hatırımda  diye sorsalar bana,

Bir de  kulağımda  tek çarptının kapının sesi,

Bir gözümün önünde  yanıp kül olan  seneler,

Elimde  olsa alırdım  zamanı  geri,

Yatardım, kapıya  gideceksen ez beni,

Açılan  yaraya elden çare  olur mu

Sensizlik  hicran zülümdür bana,

Yazsam derdimi kalem   düşman kesilir  kağıda,

 Anlatamam, anlatamam,  derdimi.

Güncelleme Tarihi: 08 Mayıs 2020, 15:06
YORUM EKLE
YORUMLAR
Begi Kayar
Begi Kayar - 4 yıl Önce

Cok saygi deger kiymetli yazarimiz Lahdo Bey! Komsu oglu.Rahmetli amcamin Musa Kayar ucak kazasinda hayatini kaybettiginde hayal gibi hatirliyorum.Velakin sizin cok guzel aci duygularla anlattiginiz yaziniz sayesinde her zamanki gibi ögrenmis oluyorum ve yazinizi okudugumda inanin sanki rahmetli amcami önumde göruyor ve sunlari hissettim. Buyuk kayip, aci, hasret, keder, gözyaslari, kalbimin acisini, param parca olmus kalbim ve yuregimin kan aglamasini hissettim. Sanki kara bulut bir duman kafami sardi. Daha fazla aci veren de,buyurdugunuz gibi unutulmamasi gerekirken ama maalesef unutulmaya yuz tutmus. Ama siz hizir gibi yetisip, sayenizde rahmetli amcami yazmakla, yeniten yaratiyor bizi aydinlatiyorsunuz. Rahmetli degerli amcam Musa ve rahmetli ve degerli bir aileden gelen rahmetli dayinizin Hanna amcayla beraber okulda olduklarini sizden ögrenip buda buyuk gurur verici bir sey. Siz komsu oglu sizinle buyuk gurur duyuyorum, ailemizi yuceltiyorsunuz, destekliyorsunuz, unutulmus maziye gömulmusu aydinlatiyorsunuz, manevi olarak destekleyip bizi unutanlar yeniden hatirlaniyoruz. ”Sazlar calardi idilin gecelerinde”. Yine Begi yi yeniden yasattiniz ve yeniden hatirlanmak benim icin buyuk mutluluk! Burda yine sizin sayenizde! Size buyuk tesekur borcluyuz ve butun idil miileti size buyuk tesekur borclu olmasi lazim.
Bizim degerli idilli milletine saygilar.Idilde Efrem Kayara ailesini. Herkesi severdi, merhametliydi, mertlikle bir idi, insanlara guvenlikleri vardi, durustluk, kalbi temiz, baskasina kin baglamazdi, hayirsever ve misafir perverdi. Birsey esirgemezlerdi her seyden, ihtiyaclari esirgemezlerdi. Bunlara ragmen, sizlere siz Idil halkina sesleniyor ve soruyorum? Yazisi okumasi olanlar Efrem Kayar in evide gece gunduz gelenler!Degerli Yazarimiz Lahdo Beyin yazdigi yazilara ve Degerli rahmetli Musa Kayara, hic kimsemi yorum yazamiyor? Akraba veya dost bildiklerimiz! Yoksa Efrem Kayar ailesi, rahmetli Musa Kayar gibi unutulmamasi gerekirken, ama maalesef unutulmus ve burda anlasiliyor! Efrem Kayar in evinde yiyip icen hepsi dost degilmis! Aralarinda sabit olmiyanlarda varmis ve bunun icin Kayar ailesi insanlardan haksizliklara ugradilar ve buyuk bedeller ödediler. Ama Hak yerini bulacak! Her onlarin evine giren dost degilmis, maalesef.Her parlayan altin degilmis. Devami baska yazida. Saygi ve selamlarimi saygi deger her yorum yazmis butun degerli arkadaslara. Degerli yazarimiz Lahdo bey fedakaliginiza, akliniza, zekaniza, zihninize hayranim. Allahtan size daha cok basarilar dilerim.

Allah her evlat kaybedenlerin basi sag olsun,sabirlar Allahtan temeni ederim ve her iki degerli ailenin ölulerine rahmetler. ”Idil Haber” yazarlarina yöneticilere ve butun emegi olanlara. Saygi ve selamlarimi sunarim.

Hanna Karanfil
Hanna Karanfil - 4 yıl Önce

Rahmetli Musa Kayar'n kaza sonucu aramızdan ayrılması zamanında 7 yaşındaydım ve daha okula başlamamıştım. İdil'e bağlı Üçok ( Babek) köyünde yaşıyordum. Bir akşam İdil'den dönen Babam, hüzünler içinde kendi kendine vahlar ediyordu. Ne oldu Baba dediğimizde, Ebune Cercis Kayar'ın oğlu mühendis Musa Kayar bir uçak kazasında hayatını kaybetti, O'nun cenaze törenine katıldım ve çok büyük bir kalabalık vardı dedi.
İlkokul okumanın çok ender olduğu bir devirde, İdil'den bir maden mühendisi çıkacak ve O nadir İnsan bir uçak kazasında hayatını kaybedecekti. İnanılmaz bir acı, inanılmaz bir kayıp ve inanılmaz bir olay. Elbette İdil halkı sarsılacak ve insanları büyük bir hüzün kapliyacaktı. Lahdo Sağ bu hüzün ve kederi kendi ifadesiyle çok güzel dile getirdi.
Rahmetli Musa Kayar ve Rahmetli Hanna Boşluk ( Lahdo Sağ'ın dayısı) köklü ailelere mensuptular. Düşünün o dönemlerde çocuklarını Fransız Okullarında okutacak kadar inanılmaz atılımlara giriştiler. Bu güzide aileler okumanın değerini o dönemlerde keşfetme erdemine sahiptiler. Ama ne yazık ki, maden mühendisi Musa Kayar, gençliğine ve mesleğine doyamadan aramızdan ayrıldı. Allah her iki münevver insana Rahmet eylesin. Bu vesileyle Kayar ailesine başsağlığı diliyorum. Konu elim bir kaza olunca 60 yıl geçse bile yaralar yüreklerde tazelenir.
Bizler İdil'de okurken her mezarlığa gittiğimizde, Anıt Mezar biçimindeki Rahmetli Musa Kayar'ın resmine bakar, O'nun gibi okumayı yeğlerdik. ( Arzulardık). O şahsen bana okumam için ilk örnek olan bir şahsiyettir. Şimdi Vatan toprağında ( İdil'de) huzur içinde yatmaktadır. Ne Mutlu İlklerin İlki Musa Kayar'a.
Yine bu vesileyle, Kayar ve Boşluk Ailelerinin vefat edenlerine Allah'tan Rahmet diliyorum. Geriye kalanlarına da sağlıklı uzun ömürler temenni ediyorum.
Sağol Sevgili Lahdo Sağ. Bu yaratıcı ve keşfedici yeteneğin için...
İlçe'mizin Sesi "İdil Haber" yönetici ve yazarlarına başarılar diliyorum. Sevgi ve saygiyle...

Daniel Gilerman
Daniel Gilerman - 4 yıl Önce

This man, Musa Kayar, was my mothers fathers brother, may God rest his soul. And I am proud of him and what ever he accomplished in his short life. What happened to him was very tragic, but he is with God now.

Thank you brother Lahdo for sharing this. God bless you and your family, and may the Lord always inherit you with wisdom and joy in your life. Taodi sagi ahono al o shoglajdåch ahono.

Begi Kayar
Begi Kayar @Daniel Gilerman - 4 yıl Önce

canim oglum bu yorumu rahmetli Amcama ve Degerli Yazarimiz Lahdo Sagi tesekurlerine cok sevindim Cok anlayislisun seninle cok gurur duyuyorum min älskade Daniel.Älskar dig.

İlyas Oylu
İlyas Oylu - 4 yıl Önce

Nerdeyse Tarihe gömülmüş ve unutulmuş bir Trajik Uçak kazasını mükemmel bir şekilde anlatan Lahdo Abime candan teşekkürler. Biz İdillilerin daima dikkatini çeken ve neden böyle bir Kabrin Mor İşaya Mezarlığımızda olduğunu sağ olsun Yazarımız Lahdo Abi sayesiyle öğrenmiş olduk. 1960lı yıllarda Mühendislik mertebesine kadar yükselmiş ve Asteğmen rütbesi almış, Merhum Musa Kayar Amcamla bir İdilli olarak övünüyor ve gurur duyuyorum. Ama ne yazık ki hayatının en tatlı çağında nişanlanıp ve evliliğini beklerken bu geçici hayattan ebedi hayata bir Uçak kazasıyla Allah'ın rahmetine kavuşuyor. Bu facia bu felaket yalnız İdil'de biz Süryanileri değil bütün civar halkını yasa boğuyor. Bu vesileyle Merhum Musa Kayar Amcaya Allahtan rahmetler diler, mekanı Cennet olsun ve Nur içinde yatsın diyorum. Lahdo Abim böyle Makalelerin devamını bekliyor, takdir ediyor ve seninle gurur duyuyorum.

Ishak Gösteris
Ishak Gösteris - 4 yıl Önce

Bu Talihsiz olayin Uzun yillar Sonra bile Kuzeni Olan babamin sahsinda sahsinda Birebir yasadim ,Cogu defa hüzünlendiginde Ondan bahsederdi !

O yillarda Öylesine Elit bir kurumdan , Jeoloji gibi seckin bir Bilim dalindan Mezun olan bir insanin bu dünyaya verecegi cok sey olacakti muhakkak .....
Olmadi !
Sayin Yazarin Beyt KAS CERCIS Ailesi ni tanimlarken , Diger sifatlarla Beraber ERDEMLI kelimesi Bu Aileyi anlatmada kullanilabilecek en güzel Tanimlama olmus
O Aile bütün erdemli , ilkeli Insanlar gibi ,yüreklerinin büyüklügü kadar yer kaplamislar berrak zihinlerde .
IDILE Güzelliler yasatan , Insanlari Mutlu Eden , Bildigini ögreten, Yazan , cizen , hikayeler anlatan , cocuk ruhlu , Tas üstüne tas koyan , agac diken Hakka yürümüs bütün Insanlarin hatirasi önünde Saygiyla egiliyorum .

Şükrü Külen
Şükrü Külen - 4 yıl Önce

Musa Kayar
Acı, hasret ve keder, ayrılığın damgası; Öylesine acıya kim dayanır ki, Cercis baba dayansın. Sadece Cercis baba değil, koskoca İdil acı hüzünlere büründü, ama nafile, güzelim damat MUSA, Mesih'in yolunu seçti!
Ah keşke Musa mühendis, doğayı değilde, ölümü durduran, babaları mutlu eden bir ilacın mucidi olsaydı.
Herkesin geçmişinde bir acısı vardır ama biz İdil'lilerin koca yürekleri kadar da acıları büyüktür, Mühendisin acı kaybı, tandırlarda pişirilen ekmeklerin mayası, sıkılan şarapların hilal rengi, yenilen her meyvenin tadı olmuş, yüreklerimizin özbenliģine işlemiştir ve asla bitmeyecek, unutulmayacaktır.
Hani derler ya, sevdiğin kadar ve mertliğin kadar sevilirsin!
Kayar ailesi, sevgi ve mertlikte bir kaide, merhamette, rahman, iyiliksever, bilge dolu, mertçe bir ailedir, buna her İdil çocuğu tanıklık etmiştir, inkarı olmaz bunun, asla!
Kaybolan hayaller, geçmiş olan acı dolu tatlı geçmişlere gömüldüler, tıpkı Musa dayı gibi, çok sustuk ama illaki adalet yerini bulacak ve bu hiç ölmeyen ölümler anılacak, Lahdo abilerin sayesinde ve işte O büyük ailenin bilge dolu oğlunu bugün saygıyla anıyor, kalplerimizde taşıyoruz!
İçimizden ağlarız aynı Peder Cercis gibi, tıpkı oğlunun yüzüne SON bakışı varya, covid19 dan de beter, çiğer yakar o yara asla kapanmadı ve öldürür!
Ama Musa dayılar gibi sevilenler hiç ölmezler, hep yaşıyor olacaklar ve bizler onları yaşatıyor, saygıyla anıyoruz.
Buna vesile olan Lahdo abi ve İdil haber ekibine, saygı selam ve şükranlar!
Şükrü Külen

Şükrü Timürtaş
Şükrü Timürtaş - 4 yıl Önce

Bir karanlık bastı İdil semasına.
Hayatın sana neler sakladığını ve hiç beklemediğin anda geliverir ve yaşam hayatını kökünden değiştirir.
Yıllarca okumuş ve jeoloji mühendisi olmuş tüm aile ve İdil halkı için bir örnek olmuş ama ne yazık hayatın tadını çıkartmadan genç yaşında bu fani dünyayı terk etti. Mert ve karekterli ve her yönden misali bir aileden gelen büyük bir şahsiyet Rahmetli Musa Kayar.
Bu olay ailesine ve tüm İdil milletine büyük acı ve kayıp oldu. Bu şahsiyetin unutulmaması için çabası ve hiç yorulmadan milletine bedelsiz hizmet eden değerli Lahdo Sağ abiye teşekkürler. Milliyetçi ruhuna ve cesaretine hayran. Aklınla bin yaşa.
Şükrü Timürtaş

Ekrem sjmsek
Ekrem sjmsek - 4 yıl Önce

Sevgili abim yjne herzaman oldugu gjbi yazinizi buyuk bir keyifle. Okuyordum ama. Okudukca keyif yerini hüzüne birakti
Boyle. Bir değeri bilmiyorduk gercekten bize boylw bir degeri kaleme aldiğin icin size tesekkur eder merhumada tanridan af diliyor mekkani cennet olsun ışıklar icinde uyusun insAllah


SIRADAKİ HABER