Kategoriler

Zeynep Alkış “ Kemalist Devletin Çekirdeğine ölümcül darbe henüz vurulmadı”

Zeynep Alkış: “Kemalist Devletin Kabuğu Değişti, Çekirdeği Hâlâ Kırılmadı”

AK Parti MKYK eski üyesi ve hukukçu Zeynep Alkış, kaleme aldığı makalede Türkiye’nin son yüzyıllık siyasal dönüşümünü değerlendirdi. Alkış, AK Parti iktidarı döneminde “Kemalist devletin kabuğunun değiştiğini ancak çekirdeğine ölümcül bir darbe vurulamadığını” ifade etti.

Cumhuriyetin demokratikleşme sürecinin tamamlanması gerektiğini vurgulayan Alkış, yeni dönemde halkın devletiyle barışması gerektiğini belirtti.

Zeynep Alkış makalesinde şu ifadelere yer verdi:

“Yeni yüzyıl, halkın devletiyle barıştığı, kimliğini gizlemeden yaşadığı, inancını savunmak zorunda kalmadığı bir dönem olmalı.”

Yazan Alkış, yazdığı makalede şu ifadelere yer verdi.

Türkiye Cumhuriyeti yüz yılı geride bırakırken, devletin kabuğu değişti ama çekirdeği aynı kaldı.

Kemalizm bir fikirden çok bir refleks hâline gelirken, “Yeni Türkiye Yüzyılı” halkın devletiyle barıştığı yeni bir dönemi mi başlatacak, yoksa aynı vesayet zinciri farklı bir kabukta mı sürecek?

Türkiye Cumhuriyeti yüz yılı geride bıraktı.

Bu yüz yıl, yalnızca bir devletin değil, bir zihniyetin de serüveniydi.

Cumhuriyet, kuruluşunda büyük bir iddiayla yola çıktı: Batı tipi bir modernleşme. Bu hedef, devletin laikleşmesiyle, kurumların merkezileşmesiyle ve toplumsal alanın yeniden inşasıyla ilerledi.

Ancak bu inşa süreci, halkın bütün renklerini, inançlarını ve hafızasını içine almadı.

Cumhuriyet kuruldu; ama toplumun tamamı cumhuriyetin içinde yer bulamadı.

Bugün geldiğimiz noktada, bu tarihsel boşluk hâlâ Türkiye’nin en temel sorusu olarak karşımızda duruyor:

Kemalizm, Cumhuriyet’in ideolojik çekirdeği miydi, yoksa halkın iradesinin önündeki en büyük vesayet mi?

Kemalizm, tarihsel olarak Osmanlı’nın çözülüşüne verilen sert bir tepkidir.

Toplumun dinî, kültürel, hatta coğrafi kodlarını yeniden biçimlendiren bir modernleşme projesidir.

Güçlü devlet inşa etti, fakat bu gücü halka devretmedi.

Eğitimi birleştirdi, ama farklı dilleri susturdu.

Kadını kamusal alana soktu, ama inanç özgürlüğünü daralttı.

Laiklik getirdi, ama dini hayatı kamusal görünürlükten kovdu.

Yani Kemalizm bir “yükseltme” projesi olduğu kadar, bir “tasfiye” projesiydi.

Devletin bekası, halkın iradesinden üstün tutuldu.

Bu yaklaşım, askerî bürokrasiye ve yargıya olağanüstü yetkiler kazandırdı.

1950’de Demokrat Parti’nin “Yeter! Söz milletindir” çıkışı bu vesayet zincirine ilk büyük meydan okumaydı.

Ama 1960 darbesiyle birlikte Kemalist çekirdek yeniden dirildi; ordu ve yargı, devleti halkın değil, “kurucu ideolojinin” mülkü saydı.

Bu refleks, 1980’de, 1997’de ve hatta 2010’lara kadar her fırsatta yeniden hortladı.

Cumhuriyet, bir yönetim biçimi olarak halka ait bir devlet vaadiydi.

Ama bu vaat, uzun yıllar boyunca ideolojik bir tek tipleştirme projesine dönüştü.

Demokrasi, yalnızca seçimlerle sınırlı kaldı.

Yargı, bürokrasi ve üniversiteler, halkın değil, “devletin resmî aklının” temsilcisi oldu.

Toplumun farklı inanç ve kimlikleri, resmî ideolojiye uygunluk testinden geçirildi.

Bugün hâlâ bu gerilimin izlerini taşıyoruz:

Bir yanda demokratik irade, diğer yanda devletin “değişmeyen refleksi”.

Bir yanda halkın tercihiyle iktidar olanlar, diğer yanda “rejimin bekçiliğini” üstlenen kurumlar.

Bu nedenle Türkiye’de siyaset ne zaman dönüşümden söz etse, bir duvarla karşılaşıyor.

O duvarın adı hâlâ Kemalist Vesayet Devleti.

Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde bu çekirdeğe en fazla dokunan liderdir.

Başörtüsü yasağının kalkması, imam hatiplerin yeniden açılması, Diyanet’in güçlenmesi, halkın dindar kesiminin kamuda temsil edilmesi, Kemalist statükoyu ciddi biçimde sarstı.

Bu adımlar, hem demokratikleşme hem de kimlik adaleti bakımından tarihî bir eşiğe işaret etti.

Ancak sistemin kökleri, bu değişimlere karşı derin bir direnç gösterdi.

Erdoğan, bu çekirdeğe sert bir darbe indirmedi.

Çünkü Türkiye’de vesayet yalnızca ideolojik değil, aynı zamanda ekonomik, bürokratik ve diplomatik dengelere bağlıydı.

Bir asırlık finans düzeni, dış politika ağı, güvenlik bürokrasisi ve hukuk sistemi hâlâ Kemalist kodlarla çalışıyor.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı, kabuğu değiştirdi ama çekirdeğe “ölümcül dokunuş” yapmadı.

Mezarı kazdı ama defin duasını erteledi.

Çünkü sert bir kırılma, devletin kadrosal omurgasında, güvenlik dengesinde ve dış politikada kriz yaratabilirdi.

Bugün iktidarın ortaya koyduğu “Yeni Türkiye Yüzyılı” vizyonu, tam da bu muhasebenin ortasında duruyor.

Amaç, Cumhuriyet’in mirasını reddetmek değil; o mirası vesayet zincirlerinden kurtarmak.

Bir asırdır “devletin ideolojisi” olarak yaşayan Kemalizm’in, artık toplumsal hayat üzerindeki gölgesini kaldırmak.

Yeni yüzyıl, halkın devletiyle barıştığı, kimliğini gizlemeden yaşadığı, inancını savunmak zorunda kalmadığı bir dönem olmalı.

Ancak bu vizyonun başarıya ulaşması için üç temel koşul gerekiyor:

1. Hukukun ideolojiden arındırılması: Yargı, dogmanın değil, adaletin temsili olmalı.

2. Siyasal çoğulculuğun güvenceye alınması: Partiler yasası, örgütlenme özgürlüğü ve finansal eşitlik yeniden tanımlanmalı.

3. Kültürel adaletin sağlanması: Eğitim, tarih, dil ve hafıza politikaları tüm kimlikleri kapsamalı.

Yeni Türkiye Yüzyılı, ancak bu alanlarda cesur adımlar atıldığında bir vizyondan fazlasına dönüşebilir.

Aksi halde, kabuk yeşile boyansa da çekirdek gri kalır.

Kemalizm’in tarihi misyonu tamamlandı.

Modernleşme hedefiyle başlayan bu ideolojik dönem, artık yerini milli özgüven ve sivil adalet dönemine bırakmak zorunda.

Cumhuriyet bir çatıydı; şimdi o çatının altını doldurmak gerekiyor.

Demokrasi, yalnızca sandık değil; adaletin, hukukun ve vicdanın birlikte işlemesidir.

Yorumlar

Daha Fazla Haber
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
7 Kez Görüntülendi.
İdil’in doğal miras alanı: Mesire alanına sahip çıkalım
ŞIRNAK
20 Kez Görüntülendi.
Göçerlerin Yayla dönüşleri başladı
DÜNYA
121 Kez Görüntülendi.
Zeynep Alkış “ Kemalist Devletin Çekirdeğine ölümcül darbe henüz vurulmadı”
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
210 Kez Görüntülendi.
Sabaz ailesinin acı günü
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
172 Kez Görüntülendi.
Arabiye Aşireti Nusaybin’de Dernek kurdu
ŞIRNAK
308 Kez Görüntülendi.
Acı kaza baba oğul hayatını kaybetti
SİYASET
92 Kez Görüntülendi.
Başım üstünde yerin var tesetür etkinliği
ŞIRNAK
141 Kez Görüntülendi.
Şırnak’ta 9 Ay’da kaç trafik kazası oldu?
EKONOMİ
135 Kez Görüntülendi.
Haznedar Otel Şırnak’a bir soluk getirdi
NEVZETİN KAHVESİNDE GÜNDEM
145 Kez Görüntülendi.
Şimşek ailesinin Mutlu günü