Taziye değil düğün yemekleri…

Son günlerde medyada sıkça karşılaştığımız bir haber var: “Taziye evlerinde yemek verilmesin.” Bu karar duyulur duyulmaz çok konuşuldu, birçok kişi de destek verdi. Fakat ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü bana göre mesele yanlış yerden tartışılıyor.

Biz taziye evine yemek yemeye gitmiyoruz. Oraya, vefat eden için bir Fatiha okumaya ve acılı aileye başsağlığı dilemeye gidiyoruz. Aile yemek ikram etmiş ya da etmemiş, ziyaretçilerin amacı değişmez. Fakat bizim kültürümüzde misafirperverlik vardır. İnsanımızın, imkânları sınırlı olsa bile misafirinin eli boş göndermez. Bu, hem bir gelenek hem de bir onur meselesidir. Geniş aileler olduğumuz için; dayı, yeğen, amca, akraba, dost, komşu birinci derecede yakın sayılacak insanlar olunca kalabalık olunuyor, bu insanlar ev sabihi sayılır. Bu insanların yemeği 150 yemeği geçer. Taziyelerde bu pozisyonda olan insanlar yemek yiyor, taziyeye ziyaretine gelen insanlar yemek yemiyorlar, dua ederek Fatiha okuyorlar, başsağlığı dilerek üç dört sefer taziye evini ziyaret eden insanların sayısı çoktur.

Şimdi soruyorum: Bizim taziye evlerindeki asıl derdimiz yemek midir? Elbette hayır. Belediye veya başka kurumlar taziye evlerine yemek desteği verdiği için bu konuyu gündeme taşıyarak kamuoyunun görüşüne sundular. Destek sağlansın diye Müftü beyi de buldular, demeç verdirerek kamuoyuna yanlış bilgi aktardılar. Bu demeçten sonra belediye taziye evlerine verdiği yemek desteğini kaldırdı. Amaç kendilerini  toplumun nezdinde aklamaktı. Destek vermese de aile, akraba desteğiyle üç gün boyunca taziyesini tamamlar, yemeğini de verir. Asıl mesele, toplumda yanlış bir algı oluşturulmasıdır. Sanki herkes taziye evine “yemek yemeye” gidiyormuş gibi bir hava estiriliyor. Bu, geleneğimize atılmış bir gölge değil midir?

Eğer gerçekten bir yemek geleneği tartışılacaksa, işin aslı düğün yemekleri olması gerekir.

Düğünlerde yüzlerce kişiye yemek veriliyor, ardından mevlit adı altında düzenlenen düğün yemeğinde para toplanıyor. Çaktırmadan düğün sahibine yakın insanlar aranarak zarf alınacak mı alınmıyacakmı öğrenilmeye çalışılıyor. Neden çünkü insanlar düğünde yemek parasını vermek istemediğinden dolayı araştırmaya giriyor. İnsanlar “zarfa ne koyacağım, yeter mi, yetmez mi?” diye psikolojik baskı altında kalıyor. Hatta borç para alıp düğün hediyesini tamamlayanlar oluyor. Bazı davetliler ise bu yüzden düğünlere katılmıyor. Çünkü orada gizli bir hesap, bir beklenti var. Giderlerin bir kısmını karşılıyalım diye bir amaç var.

Taziye evinde böyle bir sorun yoktur. Kimse oraya davet edilmez, davetsiz olarak gidilir taziye evine. Orada hesap kitap yapılmaz, gönülden gelen bir ziyaret vardır. İşte bu yüzden taziye geleneğine dokunmak doğru değildir. Dokunulacaksa, sadeleştirilmesi gereken düğün yemekleridir.

Dost ve akrabaların katıldığı mütevazı bir düğün, gösterişli ve masraflı bir düğünden çok daha anlamlıdır. Hem düğün sahibini ekonomik yükten kurtarır, hem de toplumu huzursuz eden para konuşmalarını ortadan kaldırır.

Unutmayalım: Geleneklerimiz toplumsal yapımızı ayakta tutan değerlerdir. Onlara sahip çıkmak, gelişi güzel açıklamalarla zedelememek hepimizin görevidir.

 “Benim kanaatim, taziyeyi değil düğün yemeklerini kaldırmanın topluma daha faydalı olacağıdır.”

YORUM EKLE
YORUMLAR
Niyazi BİLGİN
Niyazi BİLGİN - 1 gün Önce

Bekar olana karı boşamak kolay denilmiş.Bir de maddi durumu yetersiz ve kimsesizlerin nasıl bir üzüntüye düçar olduklarını ALGILASAK.