BAYRAMIN ARDINDAN 

                                 

       Bir ay boyunca orucunu tuttuğumuz; özlediğimiz, görmek istediğimiz, hasretini iple çektiğimiz Ramazan Bayramını İdil’in bir köyünde geçirelim dedik. İdil Haber Gazetesi sahibi Abdurrahman Baran’la Bozkır ( Daskan ) köyünde karar kıldık. İdil’e 40 km uzaklıkta; güneye bakan, etrafı meşe ormanıyla kaplı oval bir kanyonun yamacına kurulmuş köy evleribeyaz kireç taşlarından  abara mimarisiyle inşa edilmiş 50-60 hanelik şirin bir köy olan Bozkır’ın camisinde bayram namazını eda edip bir iki saat köylülere misafir olduk.

        Burada 50 yıl önceki bayramlarımız, babalarımızın bizlere anlattıkları bayramlar aklıma geldi. Bu kuşak farkını teşkil eden bayramları mukayese etmek istedim. Eskiden bayramın evveliyatındaki iki gün çok önemli günler idi. “Cıl” ve ”Savuk” günleri. Bayramdan iki gün önce annelerimiz büyük bir kazanı su ile doldurur altındaki odunlara ateşi vererek kazandaki ısınan su ile ev halkının  tüm elbiselerini, kızların nakışla işlediği ve odaların duvarlarına asıldığı etamin  perdeleri yıkar, kurutur bayrama  hazır hale getirilirdi. Bu güne “Cıl” adı verilirdi. Bayramdan bir gün önceki; yani arefe gününün ikindi vakitlerinde annelerimiz veya ablalarımız evlerinin avlu kapılarında “vernesavuka” sesine tüm çocuklar koşar verdikleri ikramları kapmaya çalışırdık. Bu güne de “Savuk” denilirdi. Bayram gününü herkes iple çekerdi, çünkü o gün yıl boyunca nadir yapılan yemekler her evde yapılırdı. Bu yemekler pirinç pilavı ve haşlanmış et idi. Her evde bir çulun üstüne orta boylarda bir teşte pirinç pilavı doldurulur ve kesilmiş hayvanın haşlanmış tüm etleri pirinç pilavının üzerine konulurdu, tabi ki bu ziyafet bayramlaşmaya gelen büyük erkeklere ikram edilirdi. Nadiren babasıyla bayramlaşmaya giden çocuklara da ikram edilirdi.

       Çocuklar yamalıda olsa ( genelde elbiselerimiz yamalı olurdu ) iki gün önce yıkanmış temiz elbiselerini bayram sabahı giyer ve tiftik keçisinin kılından yapılmış  torbasını ( tur ) omuzuna takar köyün hiçbir evini atlamadan bayramlığını alırdı. Bu tiftik kılından yapılmış torbalara annelerimiz ortalarına ayrı bir iğne ile renk renkmuhtelif iplerle desenler nakş ederlerdi. Torbanın ağız bölümüne püsküller sarkıtırlardı. Omuzumuza taktığımız torbanın  kemeri üç-dört renk ipten yapılırdı. O zaman çocuklara ikram edilen bayramlıklar genelde kuru üzüm, suda haşlanmış yumurta ve ortası delik halka şeklinde pembe beyaz karışımı şekerlerdi. O zaman ikramlar az olduğu için çok kıymetli olurdu. İştahla, afiyetle tüketilirdi. Çocuklar haftalar boyu bayramda topladıkları şekerlerini yemeye, tüketmeye kıyamazlardı.

       Bu bayramda gittiğimiz Bozkır köyünün bayramıda nispeten eski bayramlara mikyasla azda olsa bir benzerlik teşkil ediyordu diyebilirim. Bayram namazından sonra namaza gelenlerin hiç biri hemen camiden dışarı çıkmadı. Hep beraber  halka olup musafaha yaparak birbirlerinin bayramını kutladı. Çıkışta herkes biz iki misafiri evine götürmek için yarıştı. Köylülerin bu  büyük misafiperverlikleri bizi çok duygulandırdı. Bu gözlemlediğim mükemmel bir geleneğin göstergesi idi.Beş’eron’arguruplar halinde ev ev dolaştıklarını gözlemledik.

Netice itibari ile diyoruz ki bayramlar berekettir. Bayramlar barışın, hoş görünün, sevginin, saygının sembol günleridir.Ve yine diyoruz ki nice bayramlara..

YORUM EKLE
YORUMLAR
Lahdo sağ
Lahdo sağ - 2 yıl Önce

nifiskar. Kıymetli yazar. Emin hocam. Torabdin. Bölgesinde , yaşanan bayramları kaleme almış . Bizler için de çok eğitici oldu . Kalemini çok ustaca kullanıyor .
Malum. Arife tarif pek gerektirmiyor .
Bütün dinlerde bayramlar kutsaldır .
Aynı zaman da bayramlar bir bayrak gibidir . Hem ayırır , hem birleştirir bizi ötekilerden ayırır , aynı ipe tutulanlarla , birliğe götürür . Emin hoca elinize sağlık
Derim . Sen İdil haber editörü için süper. Toto gibisin . Lahdo

Abdurrahman Baran
Abdurrahman Baran - 2 yıl Önce

Emin hocam geleneksel içerikli güzel bir köşe yazısı kaleme almışsınız. Biz okurları geçmişe getirerek, yazıda olmayan bayramların daha bir çok etkinliği hatırlatınız.İnsanlar bu bayramları, bayramlardaki etkileşimi ve iletişimi özlüyor. Hata terk etmeden yaşamak istiyor. Hızlı bir değişim ve dönüşüm döneminde olduğumuz için geleneklerimiz çabuk kayboluyor, yaşayamıyoruz. Kayboldu, kaybettik derken,Sağ olsun Emin Hocam kalemi ile bize hatırlattı. Kendisine teşekkür ediyoruz. Lahdo abe'nin dediği gibi spor toto dükkanını açarak bir kopon doldurup makinada okutuyoruz. Sonuçta İdil kazanıyor. Yani İdil'in okumuş, yazabilecek, paylaşabilecek bir sürü insanı var. Bu insanlarımız yazmaya üşeniyorlar. Yada piyasaya çıkmaya çekiniyorlar. Bunlardan çekinmeyenler Lahdo Sağ, Emin Bozkuş, Emin Özmen ve diğer arkadaşlar.bu gün çekinmeden yazıyorlar. İdil'in sorunlarını, kültürünü, sporunu idil'li insanlarla paylaşabiliyorlar. Ne güzel demi. Lahdo abe Spor totodan çıktığını nerden bildiniz?

m.eminboz73200@gmail.com
[email protected] - 2 yıl Önce

Yüzyıllar boyu Torabdin topraklarında yaşamış dedelerin. Ama bir şekilde Avrupa'ya yerleşmiş o dedelerin torunu Lahdo Sağ iltifat etmiş. Sağ ol hemşehrim. Lakin biliyoruz ki gönlün, ruhun hep bizdedir..Editörümüze gelince bir nebzede olsa faydamız dokunuyorsa seviniriz.. Çünkü vesile oluyor sağ olsun..

Misbah eratilla
Misbah eratilla - 2 yıl Önce

Emin bey bizi eski günlere götürdün.tebrikler anlamlı bir yazı.

Murat Özkan
Murat Özkan - 2 yıl Önce

Kalemine sağlık hocam. Aynı bayramın benzerleri bizim oralarda da var.

m.eminboz73200@gmail.com
[email protected] - 2 yıl Önce

Eğitimci-Yazar Misbah Erattilla ve İdil Anafartalar İlkokulunda beraber çalıştığım Murat Özkan Beyler lütfedip elmas değerinde yorum yapıp bizleri onure etmişler. Teşekkür ederim meslektaşlarım..